Karşınızda Bowie. Kendisi yavruyken bir hafta balkona bağırıp sonra eve adım atmayı başarmıştır. Mayıs'ta 1 yaşına girdi. Oyuncudur ama sert bir oyuncudur. Sevmenizi isteyip bağırır, severken de döver, ısırır, üstünüze atlar ve tırnak geçirir. Birazcık agresiftir ama uyuyunca meleğe dönüşür ve gödüne kafanızı koyup uyumak istersiniz. Ranzanın tepesinden aşağıdan geçenin kafa derisini yüzmek hobisidir. Bizi döver, kucağı çok sevmez ama üstümüzden çıkan kirli çamaşırlarımızla aşk yaşar, sarılır, dolanır ve yalar. Köpek peluşunu, lastik tokaları, pipetleri sever. Ama bir başka sevdiği vardır ki herkesi şaşırtır. Mama sevip ızgara tavuk dışında bir şeyi koklattığımız gibi kaçan, masaya tırmanma huyu olmayan çocuk, eve semizotu, maydanoz türevi bir şey geldiyse mutfağın kapısına bağırır, içeri kaçar ve masalara çıkıp sap kaçırmaya çalışır. O sapları çöpleri görünce çıldırır ve bitmek bilmeyen oyunlara imza atar. Ha bir de tosbik abisini çok sever(tosbik abisi onu pek sevmiyor olabilir). Tosbik dışarıdayken hep peşinde koşturur, tosbik akvaryumun içindeyken de onunla yine oynayabilmek için favori oyuncakları olan lastik tokalarla köpek peluşunu zaman zaman akvaryuma atıverir.
En pis huyu ise şimdi geliyor. Evde arada girmekten hoşlandığı boxuna koyup evden dışarı adım attığımızda bağırmaya başlar. Sadece bağırsa neyse, yarım saatlik yürüme yolunun bazen ilk beş dakikasında bazen de sonunda kaka yapar ve üstüne yatar. Veterineri de onu boklu diye sevip temizlemeye çalışır. Bazen bu ikinciye tekrarlanır dönüş yolunda. Bu nedenle şehir dışına çıkmaya kalksak ya da toplu taşımaya binmeye falan kalksak bizi hem ses hem de kokudan dolayı atarlar. Yani masraflı kedi. İstiyor ki kendime araba alayım onca milyara ve uzuuun yolları özel araçla gidelim, araba alamazsam da pet nakilci tutmamı ister kendince ama şehirlerarası için deli paralar verecek kadar zengin değilim çocuğum, kendime araba alsam daha ucuz.