Anlatmaktan hiç sıkılmayacağım bir hikaye.
Zeytin 2015 Eylül'ünde yan apartmanımızın bahçesinde doğdu. Üç yavruydular. Annesi
tekir, babası Russian Blue. Yan apartmandaki çocuklar iki gri yavruyu lağam faresi zannedip ortalığı yıkınca anne kedi de yavruları bizim apartmanın bahçesine taşıdı. Diğer gri kardeşi bir iki gün sonra erkek kedilerin ve kargaların saldırısına uğrayıp öldü. Ardından bu bacaksız da saldırıya uğradı. Anne galiba öleceğini düşündü ki emzirmeyi bıraktı. Sonra bizim üst komşunun küçük oğlu dayanamamış bunu bir ayakkabı kutusuna koymuş. Kendi anne babası bakmasına izin vermeyeceği için de bizim kapıya dayanmış. Biz de yıllardır annemlere kedi alalım diye yalvarıyorduk ama bizimkiler bu konuda epey katıydı. Hiçbir zaman yanaşmadılar. Babam bu çirkini kapıda kutuda görünce dayanamamış, kabul etmiş.
Bize geldiğinde 5- 7 günlüktü. Zor nefes alıyordu. Gözleri iltihaptan kapanmıştı. Saldırıya uğradığı için bacaklarında sorun vardı. Hemen veterinere götürdük. Muayenesi yapıldı. Kendini toparlaması için iğne yapıldı. Ama yaşamasının çok düşük bir ihtimal olduğu söylendi. ''Siz yine de güzelce bakın ama muhtemelen yaşamaz.'' dedi veteriner. Sonraki 3 hafta boyunca bütün gün onunla ilgilendik. Gece nöbetleşe uyanıp 3 saatte bir mama verdik. Isıttık, uyuttuk, tuvaletini yaptırdık. Rahat uyusun diye ninni bile söyledik. Hayvanlarda da bebek kokusu diye bir şey olduğunu o zaman keşfettim. Bizim bücür ölmedi, hayata gününü gösterip o 3 haftada kendini toparladı. Ele gelecek kadar kilo da aldı. Gözleri iyice açıldı, yürümesi düzeldi. Anne sütünden ve annesinden mahrum kalmasın diye ağlaya ağlaya annesinin yanına geri bıraktık. Ama annesi kabul etmedi. Emzirmeyi geçtim yüzüne bile bakmadı. Biz de dedik ki, eh o halde hayatımıza hoş geldin.
2018 Ekim'inde kısırlaştırma işlemi sonrasında anestezi'yi kaldıramadığı için bir gece vakti nefesi kesildi. 7/24 açık veterinerimize gittik. Gittiğimizde yürüyemiyordu. Bilinci kapalıydı. İnilti benzeri sesler çıkarıyordu. Nefes alamadığı için yoğun bakım ünitesine koyup solunum cihazına bağladılar. Aşırı anemiye bağlı olarak hipotermisi vardı. Gece cihazla soluduğu oksijen de yetmeyince kalbi durmuş. Allah'tan ellerinde bağışlanmış kan varmış, kan nakli yapmışlar. 3 gün boyunca yoğun bakımda ve solunum cihazıyla nefes alarak yaşadı. Yine hikayenin başına döndük. Çok iyi bakılması lazım ama asla eskisi gibi olamaz, artık öyle koşup oynamasını filan beklemeyin, hipotermi yüzünden kasları zarar görmüş dediler.
Bu arada tabii başka testler de yapıldı. İleri düzeyde karaciğer yetmezliği ve FIV + çıktı. ( FIV insandaki HIV virüsü diyebiliriz.) Nasıl bulaştığı konusunda hiçbir fikrimiz yok. Hiç çiftleşmedi. Ondan önce dışarıya da çıkarmıyorduk. Ama annesinden geçmiş olabileceği söylendi.
2 ay boyunca sayısız ilaç ile karaciğer değerlerini ve genel bağışıklık sistemini toparlamak için uğraştık. Tabii bir de astım başlangıcı çıktı bu süreçte. Bronşları rahat nefes almasını engelleyecek şekilde yapışıkmış. Yine doğumdan kalan bir hasar olduğu söylendi. 2 ay boyunca neredeyse hiç yürüyemedi. Rahat beslenmesi için sürekli yaş mama ile besledik. Günde 7 - 8 ilaç kullandık. Bu süreçte veterinere gitmekten, sürekli kan vermekten, ilaç içmekten ötürü hayattan bezdi. Giderek hırçınlaştı. Ama mucizevi bir şekilde de gitgide toparladı. Maşallah deyim, bir daha asla eskisi gibi olmaz denilen bebeğim artık eskisinden daha hareketli, daha sayko ve daha çılgın. İkinci kez hayata tutunmak için var gücüyle mücadele etti. Şu anda sadece karaciğerini yormayacak şekilde besliyoruz, düzenli kan tahlili yaptırıp değerlerine baktırıyoruz ve astımı için sürekli nebülizatör kullanıyoruz. Ama artık ona bile alıştı. Ucunda ödül maması olduğunu bildiği için cihaza bağlamamıza hiç ses çıkarmıyor. Veterinerini çok seviyor, hasta olmasak bile sık sık ziyarete gidiyoruz. Sadece diğer kedilerden nefret ediyoruz, o huyu da bir türlü aşamadık. 😹 Adı Zeytin, göbek adı Mahmut Can ama o benim Amazon savaşçım. ❤